Sesimi Duyan Var mı? Bu cümlenin üzerinden geçen koskoca 1 yıl…
Ne değişti bu 1 yılda; acıların çaresizliğin değişmediği aşikar.
6 Şubat 2023 yılı birçok canı sevdiklerinden koparan o talihsiz gün
Uykudaydı; Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Hatay, Kilis, Adana, Şanlıurfa, Osmaniye, Gaziantep, Diyarbakır…
Şimdi sırası değil;
Vakti mi şimdi bunları yazmanın? Orada yitip giden, canı ile uğraşan binlerce insanın kurtarma çabaları devam ederken yazı yazmanın sırası mı?
Evet aslında tam da sırası!
Onları anlatmanın, onların yaşadıklarına tercüman olmanın tam da sırası. Çok geçte kaldım aslında yazmak için. Ama elim kağıda kaleme gitmedi, gidemedi.
Aslında yazacak o kadar çok kelimem var ki, Nitekim o kelimeler boğazımda hepsi düğüm düğüm kaldı.
Geride kalan koskoca bir enkaz ve göçük altında yitip giden binlerce canın arkasından neyi nasıl yazacaksınız?
Ama depremde hayatını kaybeden güzel vatanımın güzel insanlarına ithafen bir kaç cümle söylemek benimde boynumun borcu idi.
Göz göre göre yitip giden binlerce can için söylenecek bir kaç kelimem benimde vardı elbette!
Zorlanarak yazdığım bu yazımda kelimeler o kadar kifayetsiz ve anlamsız kalıyor ki! Hiç bir yazımda bu kadar zorlanmadım hatam olursa affola lütfen.
Deprem; Türkiye’nin kaderine teslim olduğu o doğal afet. İçimizi yakan, kavuran binlerce cana isimsiz mezar olan o afet!
1999 büyük Marmara Depreminin yaraları daha sarılmadan nereden çıktı şimdi bu deprem!
Gecenin en derin saatinde; dipten gelen o uğultu ile binlerce canımızı alan o deprem!
Çok üzgünüm bir o kadar da öfkeli.
Yazıma nereden başlamalıyım?

-Türkiye de ki İhmaller silsilesinden mi?
-Acıya gömülen güzel vatanımdan mı?
-Adı olmayan mezarlıklardan mı?
-Göçük altında kalan, hayat verecek eli bekleyen canlardan mı?
-Bir babanın ölen kızının elini tutup başında saatlerce beklemesinden mi?
-Cebinde bisküvi paketini açmayan ve yaşlı gözlerle ”Çocuklarımın enkazdan çıkmasını bekliyorum onlara vereceğim” dediği o yürekleri parçalayan babanın cümlesinden mi?
-Annesiz, babasız kalan o yavrucaklardan mı?

-Depremde kaybolan çocuklardan mı?
-Göçük altında kalan binlerce insanın yitirilen umutlarından, hayallerinden mi ?
-Depremin kader olduğundan mı?
Evet, hangisinden başlamam gerekiyor sizce?
Acının dili, dini, rengi var mı? Elbette ki yok çünkü acı evrenseldir. Bu acıyı hepiniz gibi bende yüreğimin en derinlerinde hissettim.
Kulağımdan çığlıklar, feryatlar hiç gitmedi, gitmeyecek de. En çok da, çığlıkların ağıtlara, ağıtların çığlıklara karıştığı o soğuk cümle; ‘’Ben buradayım Sesimi duyan var mı? ‘’
Toz, toprak, göçük altında kalan binlerce beden.
O günden sonra; Onların bedeni, bizlerin ise yüreği göçük altında kaldı.
Depremin üzerinden geçen 1 yıl da acılar ve çaresizlikler değişmedi.
‘’Şunu lütfen unutmayalım, Deprem kader değildir, deprem doğal afettir, deprem ihmaldir, deprem bilinçsizce inşa edilen binalardır, bilime ve bilim adamlarına kulak tıkamaktır.’’
Depremde hayatını kaybeden tüm yurttaşlarıma rahmet yakınlarına da sabır diliyorum.
Aynı acıların tekrar yaşanmaması dileklerimle.
Haberin Kaynağı ve Linki : dusuncehaber.com
Gazeteci: Gülcan arıcan
