Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi’ndeki Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı‘nın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
“Bilimden vazgeçmeden yolumuza devam ettik”
Salgın hastalık ortaya çıkınca, Türkiye de kendisini, tüm dünya devletleri gibi karanlık bir tünelin içinde buldu. İlk günden beri bilimin ışığıyla o tüneli aydınlatmaya ve önümüzü görmeye çalıştık. Ülkemizin her bir ferdini arkamıza alarak, elimizde bilimin meşalesi, yolumuzu belirlemeye çalıştık. Huzurlarınızda bir kez daha Bilim Kurulumuza bu konuda teşekkür etmek isterim. Metanetle, sabırla ve gayretle bize yol gösterdiler.
Tünelin ucunda bir ışık belirince arkamızdakilerin öne doğru atıldığına, önden gidenleri ezmeye çalışmasına, izdihama sebep olabilecek hatalar yapmalarına da şahit olduk. Bu, her ne kadar işimizi zorlaştırsa da elimizdeki meşaleyi bırakmadan, bilimden vazgeçmeden yolumuza devam ettik. Bunun en büyük şahidi sizlersiniz.
“Türkiye’de ise milyon nüfus başına vefat sayımız 216’ya ulaştı”
Bu yıl, tüm dünyanın ortak bir amaç uğruna mücadele ettiği ancak henüz sonuca ulaşmadan sonlanan bir yıl olarak tarihe geçecektir. Tarih bu yılları, hastalığa adını veren 2019’dan başlayarak büyük salgın yılları olarak anacaktır.
Bugüne kadar Almanya’da her 1 milyon nüfus başına 325 kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Sürü bağışıklığını uygulamaya çalışan İsveç’te 789, en çok vaka ve vefat sayılarına ulaşan ABD’de 984, virüste mutasyon görüldüğü iddiasıyla gündeme gelen İngiltere’de 994 kişi öldü. Türkiye’de ise milyon nüfus başına vefat sayımız 216’ya ulaştı.

“Vaka artışlarını mutasyona bağlayarak açıklamaya çalışıyorlar”
Günlük vaka sayılarının dünyada, nisandaki ilk pik döneminde 80 binlerdeydi. Şu an ise neredeyse 9 kart artışla 700 binlere ulaştı. Bununla birlikte nisan ortasındaki ilk pik döneminde 8 bin 500 civarında olan günlük vefat sayılarının şu an yüzde 70 artışla 14 binlere ulaştığını üzüntüyle görüyoruz. Son günlerde İngiltere gibi ülkeler kontrolsüz vaka artışlarını virüsün mutasyonuna bağlayarak açıklamaya çalışmaktadır.
“Yaygın genel tedbirler hayata geçirildi”
Salgın, gelişmiş olduğunu iddia eden ülkeyle, geri kaldığı sanılanı eşitledi. Ülkemizde de ekim ayının ikinci yarısından itibaren hızlı bir vaka artışı baş gösterdi. Birçok ilimizde yüzde 100’leri aşan artışlar oldu. Hastanelerimiz, yoğun bakımlarımız yükü kaldırmada zorlanmaya başladı.
İl ziyaretleriyle yerinde değerlendirme, HES kodunun tüm kamu kurumlarında, ulaşımda ve konaklama tesislerinde kullanımının yaygınlaştırılması, toplu etkinliklerin ertelenmesi, düğün nişan gibi törenlere kısıtlama getirilmesi, kademeli mesai uygulaması, çeşitli iş yerlerinin çalışma saatleri ve hizmet sunum şekillerinin sınırlanması, kalabalık meydan ve sokaklar için getirilen kısıtlama ve kontroller, açıkta sigara içme yasağı, okulların tekrar uzaktan eğitime geçmesi, hafta içi geceleri ve hafta sonunda dışarıya çıkış kısıtlamaları gibi yaygın genel tedbirler hayata geçirildi.
“Ankara ve Samsun’da yüzde 55 düşüş sağlandı”
Ayrıca salgının seyrine göre illerle ilgili tek tek değerlendirme yapıldı, yerel imkanlar seferber edildi, yoğun bakım kapasitelerinin ve filyasyon ekip sayılarının hızla artırılmasının yanında motorize ekipler halinde yaygın temaslı takibinin yapıldığı bir dönem yaşadık. Valiler ve il sağlık yöneticileriyle yaptığım görüşmeleri ve illerin durumunu anlık olarak kamuoyuyla paylaşmaya gayret ettim.
Sıkı takip ve tedbirlerin uygulanması sayesinde günlük vaka sayılarında Gaziantep’te yüzde 66, Tekirdağ, Bursa ve İzmir’de yüzde 60, Ankara ve Samsun’da yüzde 55, Trabzon ve Adana’da yüzde 50, Diyarbakır ve Hatay’da yüzde 48, Kayseri ve Kocaeli’de yüzde 45, Şanlıurfa’da yüzde 40, Antalya’da yüzde 30 ve Mersin’de yüzde 30’a varan düşüşler sağlandı. İstanbul’da vaka sayısında önemli oranda düşüş kaydedilirken, bu durum poliklinik başvurularına yüzde 50, hastane yatışlarına ve yoğun bakım doluluk oranlarına yüzde 25 olarak yansıdı.
Bu tedbirlerin yoğun bir şekilde uygulanmasının temini ve iller düzeyinde bütün kamu kaynaklarının harekete geçirilmesindeki destek ve katkılarından dolayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve valilere teşekkür ediyorum. İçişleri teşkilatımız salgının yönetiminde bize en büyük desteği veren görünmez kahramanlardır.

“Virüs daha hızlı bulaşsa da tedbirler yine en etkili silahımız”
İngiltere’deki kontrol vaka sayısının nedeni araştırılırken, eylül ayından beri var olan mutasyon, yetkililerin dikkatini çekmiştir. Mutasyonlar konusunda düzenli incelemelerimiz hep devam etti. Müsterih olunuz, virüs daha hızlı bulaşsa da tedbirler yine en etkili silahımız.
İnaktif aşı, bilinen en kadim aşı yöntemdir. İnaktif aşılar, çocukluk çağı aşılamlarında yaygın olarak kullandığımız aşı türüdür. Ülkemizde devam eden aşı çalışmalarında önde devam edenlerden 3 tanesi inaktif aşılardır.
İnaktif aşının ülkemizdeki faz-3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir. Ülkede çok vaka varken çalışma daha hızlı ilerlemektedir. Vaka sayıları hızla azalınca, klinik çalışma da yavaşlamış oldu. Yeterince gönüllüye ulaştığımız anlaşıldı.
“Mutasyon eylül ayından beri mevcut”
Bugünlerde dünya virüsün mutasyonuyla ilgili tedbirlere yoğunlaştı. Biz de tedbirleri vakit geçmeden uyguladık. İngiltere mutasyonun virüsün daha hızlı yayılmasına neden olduğunu ilan etti. Bilinmelidir ki bu mutasyon eylül ayından beri mevcut. Koronavirüs zaten damlacık enfeksiyonuyla bulaşan bir hastalıktır ve yayılma hızı çok yüksektir.
Mutasyonun yayılma hızını arttırması çarpan etkisi yapabilir ancak mutasyon ve varyasyonlar düzenli olarak taranmaktadır. Ülkemizde halk sağlığı referans laboratuvarlarımız bu işi düzenli olarak yapmakta ve gelişmeleri Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bildirmektedir. Anlaşılan o ki İngiltere’deki kontrolsüz vaka artışının nedeni araştırılırken eylülden beri var olan mutasyon, ilgililerin dikkatini çekmiştir.
“Tedbirler yine en etkili silahımız”
Türkiye, salgının ilk zamanlarından beri, gelişmeleri dikkate alarak ve hastalığı önemseyerek, tedbirleri en erken alan ülkelerin başında geldi. Bu sayede virüsün Türkiye’ye girişi 3 ay geciktirildi. Mutasyonlar konusunda da düzenli incelemelerimiz hep devam etti. Müsterih olunuz, virüs daha hızlı bulaşsa da tedbirler yine en etkili silahımız. DSÖ de bu durumun aşı çalışmalarını olumsuz etkilemeyeceğini açıkladı.
“İnaktif aşı, bilinen en kadim aşı yöntemdir”
Her geçen gün aşıyla ilgili yeni ve eksik ya da asılsız haberler yayılıyor. Neden inaktif aşı tercih edildiğini bir kez daha izah etmek istiyorum. İnaktif aşı, bilinen en kadim aşı yöntemdir. İnaktif aşılar, çocukluk çağı aşılamlarında yaygın olarak kullandığımız aşı türüdür.
Bu daha önce tecrübe ettiğimiz ve faydasından emin olduğumuz bir yöntemdir, temel bir kaidedir. Tecrübe edilmiş olanın tekrar tecrübe edilmesi gerekmez. Ayrıca ülkemizde devam eden aşı çalışmalarından önde giden üç tanesi inaktif aşılardır. Aşılama programının devamı açısından da bu önemli ve değerlidir. Bununla birlikte ülkemizde, adenovirüs temelli 2 aşı adayımız insan deneyleri safhasına ulaşmıştır. Benzer şekilde, virüs benzeri parçacık temelli bir aşımız da insan deneyleri safhasındadır.
“Ülkemizdeki faz 3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir”
Başından beri, Türkiye’de klinik çalışması olan, kendi insanımızda etkisi gösterilmiş bir aşıyı kullanmak istediğimizi beyan ettik. Tercih ettiğimiz aşının da klinik çalışmalarının somut neticelerini bekleyip, ona göre harekete geçmek için uğraş verdik.
İnaktif aşının, ülkemizdeki faz 3 klinik çalışması başarıyla sürmektedir. Vaka sayılarının yüksek olduğu günlerde, çalışma da çok hızlı ilerlemekteydi. Zira aşılanan gönüllerin ister gerçek aşıyla ister plasebo aşıyla aşılansın hastalığa yakalanıp, yakalanmayacağı izlenmektedir.
Bu durumda ülkede çok vaka varken çalışma daha hızlı ilerlemektedir. Bu sonuçları elde etmeyi bekledik. Vaka sayıları aldığımız tedbirlerle hızla azalınca klinik çalışma da yavaşlamış oldu. Yeterince yüksek sayıda gönüllüye ulaştığımız anlaşıldı.
Aşılama programına bir an evvel başlayabilmek için Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu klinik çalışma yürüten merkezlerden çalışmaların ara sonuçlarını istedi. Acil kullanım onayına temel teşkil edecek bu veriler, Bağımsız Değerlendirme Komitesi tarafından incelenerek, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna iletildi.
“Aşının Türk insanında, etkili ve güvenilir olduğundan eminiz”
Kurum da çalışmanın ara sonuçlarını Bilim Kurulu’na sundu. Bilim Kurulumuzun değerlendirmeleriyle aşının ülkemizde kullanılması konusunda kendi insanımızda gösterdiği etkiden emin olduk. Artık aşının Türk insanında, etkili ve güvenilir olduğundan eminiz.
“Pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor”
Bu güzel haberi, yeni bir haberle daha süslemek isterim. Çin makamları da Türkiye’ye gönderilecek olan aşı dozları için onay işlemlerini tamamladılar. Üreticinin depolarında hazır olarak bizden gelecek haberleri bekleyen aşılarımız bir aksilik olmazsa pazarı pazartesiye bağlayan gece yola çıkıyor.
